19 Ekim 2012 Cuma

Merhaba

Merhaba. Eften püften, tek bildiği köşesinden sağa sola sallamak olan kendine-sevgi-treni-hayatlı yazarları tanımadığımdan dolayı kendimi iğrenç hissettirdiğiniz için teşekkürler. Ben bir süre daha "Bilmiyorum" diyebilme özgürlüğüne sahip bir şekilde kendimi 10 yıl sonra herhangi bir yerde görmemeye devam edeceğim. Güle güle

31 Ocak 2012 Salı

Arz ediyorum arz ediyorum popom kuru kalıyo'

Bugün belki haftalar sonra ilk kez güneş vardı. İlham vermeyecek, düşündürmeyecek de ne yapacak? Ama o kadar çok ilham geldi ki, kafam öyle çalıştı ki, yük ağır gelmiş olacak, şu an aklımda tek kelime yok. Ama yemin ederim bugün uslu ve zeki çocuk oldum örtmenim! Yazayım, çizeyim bir kenarlara dedim ama bonfile… Sanırım gerçekten yazmak Jörg Menke-Peitzmeyer’in gelecek atölyelerinde bahsedeceği gibi (aga alıntı yapabiliyoruz di mi?) “yazmak için doğru ruh hali diye bir şey yoktur.” Transleyşın intu Törkiş “olm gaza geldim şimdi döktürürüm ha” hayaldir. Tıpkı “pufff hiç havamda değilim ne yazcam ya” nın abesle iştigal oluşu gibi. Görev bilinci olacak. Yoksa bir şeyleri iyi yapamadığın gibi saçma bir fikre inanacaksın. Ben hiç zannetmiyorum ki bir gün bir amele “off hiç inşaatta ayağında kundura şarkısını söyleyesim yok” desin ya da bir kro “bugün asla apaçi müziğini halk içinde çalamam” ya da ya da bir tiki “bugün de makyajsız çıkayım” desin. İşte görev bilinci budur. Onlar yapıyor biz niye yapamayalım?

4 Ocak 2012 Çarşamba

eskilerden

Bırak bir şey senin için özel olsun. Vazgeçilmez olsun. Dalga geçilmez olsun. Bırak o senin tabun olsun. Yeter ki onu başka bir şeymiş gibi göstermeye çalışma. Ne kendine, ne başkasına. Böyle devam etsin. “Bana bir masal anlat baba” şarkısındaki gibi ilk kısmı hep aynı olsun; baba hep masal anlatsın. İkinci kısım değişsin. Birinde İstanbul’u anlatsın, ötekinde tüm sevdiklerini. Ama ön kısım değişmesin. O aynı kalsın, sana kim olduğunu hatırlatsın. Sen masal seversin. Yatağında uzanır hayal kurarsın. Yanı başında biri durur. Seni yönlendirir. Büyükannene yemek götürürken adresi verir ya. “Kırmızı sokak No 9 Kurtköy.” Seni kurdun karnına koyan da odur, karnından çıkaran da. Hep aynı şekilde haykırırsın “yeter baba artık masal anlatma.” Artık kendi sokağıma kendim gireyim; ne mideler, ne iradeler.

8 Kasım 2011 Salı

ho!

blogger.com'u daha öhöm öhöm konuları işlediğim (?) http://nobordersubjectivity.blog.com/ ile aldatıyorum. İlk yazımı bugün yazdım, o kadar vaktimi aldı ki size söylersem benle dalga geçersiniz. Çok ekledim, çıkardım. enjoy.
Arz etmeye devam

8 Ekim 2011 Cumartesi

Gittim, dinledim, yaptım, gördüm, dokundum, konuştum :) Flörtken bakışlı Miles'ın gözleri bana sadece "uçmuş bu kız" gibisinden bakıyordu ama skopos "ne olursa olsun benle konuşmasını sağlamak" idi, bunun için elbette çeşitli durumlardan fedakarlık yapmam gerekti ama her saniyesine değdi! Seni seviyorum post-kıro müdavimi!

17 Eylül 2011 Cumartesi

miles ve ben

Evet insanlar "off sıkıldım bu kızın miles manyaklığından" demesinler diye,ki muhtemelen çoktan demişlerdir, daha fazla twitter ya da facebook'da "home" kirliliği yapmayacağım. Ama şuna açıklık getirmek isterim. Bu tipler sanki miles'ı çok tanıyorlarmış gibi böyle 3 tane fotoğrafını koyup "aman da tlsp'nin üyesiydi bıdı bıdı" yazıp lale kart hiyerarşisini uygulayamazlar. Konsere ben, BEN gidemezsem ne olur biliyorlar mı acaba? Kıskançlıktan ortadan ikiye ayrılacağımı, 2 hafta kendime gelemeyip krize gireceğimi biliyorlar mı? Bir genç kızın geleceğiyle oynadıklarını biliyorlar mı HA? Tamam kabul ediyorum,İKSV çok zaman kendimizi cennette hissetmemize sebep olacak etkinlikler düzenliyor ve onlar olmasaydı muhtemelen miles bir 5-6 sene daha türkiye'nin yerini haritada bile gösteremezdi ama son birkaç seferdir lalekartlılara destek olurken diğerlerine tam anlamıyla KÖSTEK oluyor. Biletler bitiyor tıpış tıpış şişhaneye gidip 2 saat beklemeden bu gerçeği öğrenemiyoruz. Arkadaşım, öyle bir yüzyıla geldik ki artık İstanbul Üniversitesi bile sınav notlarını online açıklıyor peeh, söylesenize, biletler bitti,boşuna sinirinizi bozmayın kabullenin bitsin-gitsin, desenize? Çok sinirliyim, çook. Biletix'le bir olup beni delirtmeye çalışıyonla bunlar.
Bu arada rüyamda Miles gelmiş ben bir şekilde bilet almışım Öykü Güneşli'ye de aldırtmışım:) gitmişiz ama ben miles'ın doğru dürüst şarkı söylediğini duyamadan çıkmışım, sonra nasıl geçti diye öyküye sormuşum. Uyanıp kendime delicesine küfretmeye başladım.Sonra takvime bakıp 7 ekime henüz gelmediğimizi görünce derin bir oh çektim. Durum bu kadar feci dostlar. Bana biletimi verin, eski halime döneyim. Ama bilet alamazsam korkusu beyin fonsikyonlarımı olumsuz etkiliyor. Cu no' wha I mean?

BURASI İSTANBUL BURADA HER ŞEY GERÇEK

Rica ederim,
İK











17 Ağustos 2011 Çarşamba

aklı havada bu kızın

Bu kadar yıl geçtikten sonra bile hala o hovarda ve çapkın ama bir o kadar yakışıklı ve zeki Brezilyalı M'nin ilgisini çekmeye çalıştığım zamanlarda çevirimi yapsaydım kitap bitmişti.